6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yıldönümüne sayılı günler kaldı. Diyarbakır'da, 100 kişiye mezar olan Hisami Apartmanı'nda ikiz çocuklarını ve eşini kaybeden Hediye Aslan (44), enkaz altından 56 saat sonra çıkartılmıştı.
Hediye Aslan, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine, 6'ıncı katta olduklarını, deprem olduğunda çocuğunun kendisini uyandırdığını söyledi. Çocuklarının ikiz olduğunu, her iki çocuğumu ve eşini kaybettiğini hatırlatan Aslan, o acının içlerinde olduğunu, hiç bitmeyecek bir acı olduğunu dile getirdi.
"Çocuklarını büyüt, 17 yaşına kadar getir ve bir gece de, bir dakikanın içinde kaybet"
"Ölünceye kadar da bu acı üstümüzde" diyen Aslan, "Çocuklarımın her bir hatırası Diyarbakır'ın her bir yerinde var. Maalesef hiçbir yerine gidemiyorum. Her yerde dolaşmış, durmuşuz. O acı çok zor, bitmez. Çocuklarını büyüt, 17 yaşına kadar getir ve bir gece de, bir dakikanın içinde kaybet. Allah'ın bir takdiri. O daireyi aldım iki sene içinde oturdum. İki sene içinde git ölümünü hazırla. Paranı topla, o evi al ve ölümünü getir. Ölüm almışım. Kapıcılık yaparak çocuklarımı bu şekilde büyüttüm, parayı da bu şekil topladım" dedi.
Çocuğunun akşama kadar pazarda çay sattığını ifade eden Aslan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Çok yorgun kalmıştı, deprem zamanında bende yorgundum hiç hissedemedim. Kendi odasına gitmemiş, bizim oda da deprem sırasında o beni uyandırdı. ‘Deprem deprem' dedi. Gözümü açtım ki ne biçim sallanıyoruz. Abdullah kalktı, ‘ne oluyor' dedi. Korkmayın dedim. Kapıyı açınca hemen koşun dedim. Babası, ‘kapıyı açma' dedi. Kapıyı açtığımda bir ses, gürültü, çok değişik sesler vardı. Rüzgar gibi bana çarptı, duvara çarptım. Duvar üstüme gelirken oğlum Şiyar'ın sesi o an kulağıma geldi. Son sesi. ‘Ay, duvar üstüme yıkıldı.' Böyle derken benim duvarda üstüme yıkıldı."
"Şehitler hiçbir acı çekmiyorlar, kendi gözümle gördüm"
Çok zor bir an, hiç gözünün önünden gitmeyeceğini kaydeden Aslan, "Son sesini duydum, çok çok zor bir şey. 56 saat sonra AFAD ekibi beni çıkardı. Allah razı olsun devletimizden, milletimizden ve AFAD'tan. Keşke çocuklarım da bu şekil çıksaydı. Hiçbir şey aklımda değildi. Ne yemek, ne su. Sadece çocuğum acaba sağ mıdır. Allah'ın takdiri ki, şehitler hiçbir acı çekmiyorlar. Kendi gözümle gördüm. Bir çocuk taşların içinde, kafası tek gözüküyor ama ay bile diyemiyordu, ağrısı hiç yoktu. O çocuk, sadece ailesini düşünüyordu. Annem, babam ve kardeşim diyordu. Ben çocuklarım diyordum, o da ailem diyordu. İsmi Muhammet'ti. Dedim hangimiz çıkarsak bir birimizin yerini söyleyelim. O da, ‘evet abla, söyleyeceği.' AFAD sesimi duydu, çıktım. O çocuk yanımda vefat etti. Çıktığımda ilk çocuğun yerini söyledim. Sonra çocuklarımın söyledim. Vefat etti ama yine de bir birimize söz verdik. Hep çocuklarımı düşündüm" diye konuştu.
Küçük bir halı yanında olduğunu ve onun altına girdiğini söyleyen Aslan, "Her seferinde bir yanımı ısıtıyordum. Böbreklerim zarar görmesin diye. Van depreminde görmüştük. İnsanlar böbreğini kaybederek vefat etmişlerdi. O aklıma geldi ve sadece böbreğimi koruyordum. Hastaneye götürdüklerinde kan değerlerim gayet iyiydi. Doktorlarda şaşırmışlardı. Saat doldu mu doluyor. Allah'ın takdiri" şeklinde konuştu.
Depremi unutulduğunu belirten Aslan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Hiç kimse hatırlamıyor. Bazı kişiler hatırlasa bize geliyor. Biz unutmuyoruz am etrafa bakınca her şey unutulmuş. AFAD ekibi geldi çok sevindim. Allah razı olsun. Acımızı da hatırlattıklarında bize bir sevinç geliyor."