Genel Haberler

Abdullah Öcalan İmralı'dan "Barış ve Demokratik Toplum" Çağrısı Yaptı

DEM Parti Heyeti, Abdullah Öcalan ile yaptığı üçüncü görüşmenin ardından barış ve demokratik toplum çağrısını duyurmak üzere basın toplantısı düzenledi.

Abdullah Öcalan, 26 yıldır mutlak tecrit altında tutulduğu İmralı Cezaevi'nden DEM Parti Heyeti ve tutsak arkadaşlarıyla birlikte "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısı yaptı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti, Abdullah Öcalan ile bugün İmralı Adası'ndaki cezaevinde üçüncü kez görüştü. Bu görüşmede Ahmet Türk, Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, Tülay Hatimoğulları, Tuncer Bakırhan, Cengiz Çiçek ve Faik Özgür Erol yer aldı. Ayrıca, tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş da görüşmede bulundu.

Ortak Açıklama: Abdullah Öcalan, İmralı Heyeti ve üç tutsak, İmralı'da ortak bir açıklama yaptı. Açıklamanın görüntüsü kaydedildi ancak heyete verilmedi; yalnızca fotoğraf kareleri teslim edildi.

Basın Toplantısı: İmralı Heyeti üyeleri, açıklama sonrası adadan döndü ve İstanbul Beyoğlu'ndaki Elit World Otel'de basın toplantısı düzenledi. Açıklama saat 17.00'de başladı. Abdullah Öcalan'ın tarihi çağrısının Türkçesini Pervin Buldan, Kürtçesini ise Ahmet Türk okudu.

Geniş Katılım: Basın toplantısını 140'tan fazla basın örgütü ve 300'den fazla gazeteci takip etti. Ayrıca, çok sayıda milletvekili, sivil toplum örgütü temsilcisi, aydın ve yazar açıklamanın yapıldığı salonda hazır bulundu.

BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM ÇAĞRISI

Abdullah Öcalan, "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısını şu şekilde ifade etti:

"PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.

Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.

Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir.

Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir.

Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.

Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.

Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.

Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır.

Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.

Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.

Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim.

25 Şubat 2025

Abdullah Öcalan

'HUKUKİ BOYUT TANINMALI'

Açıklama sonrası Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan'ın heyete söylediği "Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" sözünü aktardı