Proje kapsamında dört yılda 111 milyon ton toprak siyanürle altından ayrıştırılıp bölgede biriktirilecek, doğada binlerce patlatma yapılacak.
Çevresel Tehditler ve Hukuki Mücadele
Ağrı'nın Diyadin ilçesinde yer alan Mollakara köyü, Koza Altın İşletmeleri tarafından yürütülen Mollakara Altın Madeni Projesi'nin merkezinde bulunuyor. Murat Nehri’nin yanı başındaki bu maden sahasında, tonlarca toprağın siyanür ve diğer tehlikeli kimyasallar kullanılarak altından ayrıştırılması planlanıyor. Uzmanlar, siyanür ve ağır metallerin bölgenin tarımını ve hayvancılığını yok edeceğini, ekosistemi tahrip edeceğini belirtiyor. Köy halkı, bu projeye karşı çıkıyor ve madene karşı hukuki mücadele başlatmaya hazırlanıyor. Ancak çevresel etkiler sadece köyü değil, tüm bölgeyi ve nehrin döküldüğü alanları da tehdit ediyor.
Proje ve İhale Süreci
Sahada firma tarafından gerçekleştirilen sondaj ve karot analizleri sonucunda 14,09 milyon ton cevher rezervi tespit edilmişti. Tesisin yapım ihalesi Fernas İnşaat isimli firmaya verildi. İhale kapsamında inşaat işleri için 4.990.012.400 TL ve makine ve ekipman temini için 40.710.000,00 USD bedel belirlendi. Mollakara Altın ve Gümüş Projesi’ne, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı verildi.
Ekolojik Yıkım Riski
Türkiye Çevre Platformu Danışma Kurulu Üyesi Mehmet Nuri Taşdemir, Diyadin ilçesinin Tendürek Dağı eteklerinde kurulması planlanan ve Türkiye’nin en büyük altın madeni olacağı belirtilen maden ocağına ilişkin ciddi uyarılarda bulundu. Maden sahasının 600 futbol sahası büyüklüğünde bir rezerve alanına sahip olduğunu belirten Taşdemir, madenin bulunduğu bölgeden Murat Nehri'nin geçtiğini ve bu durumun hem nehrin hem de tüm bölgenin büyük bir tehlike altında olduğunu ifade etti. Taşdemir, "Murat Nehri'nin Tendürek Dağı’ndan doğup, madenin bulunduğu bölgeden geçerek, 722 km yol kat edip Fırat Nehri’ne dökülmesi söz konusu. Madenin çevreye zararlarının bu geniş coğrafyada yaşayan tüm canlıları etkileyeceğini öngörüyoruz. Bölgede kullanılacak siyanürün ve diğer kimyasal maddelerin büyük bir ekolojik yıkıma yol açacak. Siyanürün tehlikesi yüzde 10 ise, diğer kimyasal maddelerin tehlikesi yüzde 90’dır. Özellikle arsenik, cıva ve krom gibi maddeler ciddi sağlık sorunlarına neden olacak" dedi.
İnsan Sağlığına Etkileri
Siyanürle altın madeni ayrıştırılmasının insan sağlığı üzerindeki etkilerine değinen Taşdemir, özellikle arsenik gibi maddelerin sinir sistemine ve cilt kanserine yol açacağını belirtti. Ayrıca, bu faaliyetlerin sonucunda bölgedeki insan ömrünün yüzde 20 ila 30 oranında azalacağını söyledi. Taşdemir, "Bölge hastalıklı bir topluma dönüşecek. Parası olanlar bölgeden göç edecek. Bu doğa katliamı sadece çevreyi değil, aynı zamanda bölgedeki toplumsal yapıyı da olumsuz etkileyecek" dedi.
Tarım ve Hayvancılık Tehlikede
Maden ocağının 11 milyon ton cevher işleyeceğini ve bu süreçte 5 bin 500 ton siyanür kullanılacağını belirten Taşdemir, bu miktarın bölge için büyük bir tehlike olduğunu ifade etti. "Bölgeye ekonomik bir katkı sağlamayacak. Devletin kazanacağı miktar oldukça cüzi bir rakam. Çevreciler ve bölge halkı olarak maden ocağına karşı yargıya başvuracağız. Maden ocağı, bölgede tarım ve hayvancılığa büyük zarar verecek. Diyadin halkının yüzde 80'i tarımla uğraşıyor. Maden ocağının faaliyete geçmesiyle tarım tamamen sona erecek" dedi.
Köylülerin Tepkisi: "Köyümüz Talan Ediliyor"
Maden ocağının bulunduğu Mollakara köyünden Kadir Yaşar, Koza Altın Şirketi'nin köyü adeta talan ettiğini ve köylüleri bezdirdiğini söyledi. Şirket yetkililerinin siyanür kullanmadıklarını iddia ettiğini belirten Yaşar, “Hayvancılık bitme noktasına geldi. Eskiden 5 bine yakın hayvanın beslendiği köyde şu an sadece 300 hayvan kaldı. AKP’ye yakınlığıyla bilinen Fernas Şirketi köyü perişan etti. Köyün her yerinde kamyonları var. Mollakara köyünün dağlarında altın çıkarma çalışmaları yapılıyor. Bu durum köy halkını büyük bir göçe zorluyor" dedi. Yaşar, köylülerin yüzde 50'sinin madene karşı olduğunu ve devletin meralara herhangi bir ödeme yapmadığını da ifade ederek, "Köyün önemli bir bölümünün tapuları şirket tarafından alındı. Köylülerin yerlerinden edilmeye çalışılıyor. Bu maden sadece bir yeri değil, Dicle Nehri'ne kadar olan alanı etkileyecek. Madene karşıyız ve köyde bu madeni istemiyoruz" diyerek tepkisini dile getirdi.