Cumhurbaşkanı Erdoğan, kürsüde Fetih Suresi'ni okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriyeli mazlumlarla birlikte milletimizi de şanlı zaferin sevincine ortak eden Rabbimize hamdüsenalar ediyorum. Bizleri bugünlere eriştiren, Suriye’nin özgürlüğe kavuştuğunu bizlere dünya gözüyle gösteren Rabbimize hamdolsun” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Balıkesir’in Karesi ilçesindeki bir mühimmat fabrikasında dün meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 11 kişiye Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar niyaz ederken, ailelerine ve yakınlarına sabır diledi. Patlamanın hemen ardından Savunma, İçişleri ve Çalışma bakanlarını Karesi ilçesine gönderdiklerini belirten Erdoğan, gerek kurumlar, gerekse Cumhuriyet Başsavcılığının patlamayla ilgili tahkikat başlattığını hatırlattı. Erdoğan, bu sabah Kazakistan’ın Aktau şehri yakınlarında Azerbaycan Hava Yolları'na ait bir yolcu uçağının düştüğü haberini büyük bir üzüntüyle öğrendiklerini, her iki kardeş ülkeye de millet adına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini ilettiklerini belirtti. Bu sabah Balıkesir’de bir öğrenci minibüsünün geçişi ve öğrencilerin yolun bir yanından diğer yanına geçmesi esnasında bir tırın çarpmasıyla ciddi manada yaralar aldığını ve bazılarının yoğun bakımda olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoğun bakımın ötesinde de 20 küsur öğrencinin tedavisinin devam ettiğini söyleyerek, şifalar diledi. 17 Ekim’de başlayan bütçe maratonunun cumartesi günü tamamlandığını ifade eden Erdoğan, “AK Parti olarak 23. bütçemizin de Meclisimizin onayına mazhar olmasının memnuniyeti içindeyiz. Türkiye yüzyılının ikinci bütçesi olan 2025 yılı bütçesinin ülkemiz, milletimiz ve ekonomimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hazine ve Maliye Bakanlığımızı, Plan ve Bütçe Komisyonumuzu, bakan, bürokrat ve teknokrat arkadaşlarımızı bugün bir kez daha tebrik ediyorum. TBMM Genel Kuruluna, Sayın Meclis Başkanımız ve milletvekillerine, AK Parti Grup Başkanlığımıza ve başkan vekillerimize de katkıları için ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Cumhur İttifakı’nda beraber olduğumuz Sayın Devlet Bahçeli’nin nezdinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu'na da teşekkür ediyor, ittifakımızın yoluna güçlenerek devam ettiğini görmekten duyduğum bahtiyarlığı tekraren ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
“Yaşanan her hadise CHP’nin başını çektiği muhalefetin ülkeye dair hiçbir vizyonlarının olmadığını ortaya koyuyor”
Erdoağan, “Muhalefetin bütçemize yönelik asılsız itham, iddia ve iftiralarına da oradan cevaplarımızı tek tek vermiştik. Yaşanan her hadise CHP’nin başını çektiği muhalefetin ülkeye dair hiçbir vizyonlarının olmadığını ortaya koyuyor. Komisyondan Genel Kurul aşamasına kadar şov yapmak, kışkırtmak, Meclisi terörize ve provoke etmek dışında hiçbir şey yapmadılar. Her zaman söylüyorum, bunların amacı iktidara alternatif olmak değil, muhalefetin konforlu alanında kalarak şahsi iktidarlarını korumaktır. Azıcık aşım, ağrısız başım anlayışıyla gemilerini yürütmenin, ceplerini doldurmanın, şişirilmiş faturalar üzerinden zenginleşmenin derdindeler” ifadelerini kullandı.
“SGK’ya olan prim borçlarını tıpış tıpış ödeyeceksiniz”
Erdoğan, “Ne borçlarını ödeme gibi bir huyları ne de verdikleri sözleri yerine getirme gibi bir alışkanlıkları var. SGK’ya en borçlu 10 belediyenin 7’sinin CHP’li olması, bunların en tepesinde de 10 milyar liralık borcuyla İzmir’in bulunması tabii ki tesadüf değildir. Bunların belediyeleri arpalık olarak gördüklerini biz zaten söylüyorduk, ama Sayın Özel kaş yapayım derken göz çıkartan son açıklamalarıyla bunu kendi ağzından da ikrar etmiş oldu. Borçları hatırlatılınca feveran eden CHP’ye şimdi yolunu gözledikleri eski Genel Başkanları Bay Kemal’in cümleleriyle söylemek isterim: Ne kadar çığırtkanlık yaparsanız yapın, bağırsanız da, çağırsanız da, ipe un serseniz de kaçış yok, SGK’ya olan prim borçlarını tıpış tıpış ödeyeceksiniz. Kusura bakmayın, emeklinin, memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin, engellinin, yetimin, öksüzün hakkını size konserlerde, şarap turlarında yedirmeyiz, yedirtmeyiz. Borçlarını ödemeye gelince güvercine dönenler, iş asgari ücretle ve maaşlarla ilgili atıp tutmaya gelince bakıyorsunuz birden şahin kesiliyorlar. Niye? Çünkü sırtlarında küfe taşımıyorlar da ondan. Nereden tutsanız elinizde kalan, her tarafı tel tel dökülen, adeta viraneye dönmüş bir muhalefetle karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
10 Aralık’ta görüşmelerine başlayan Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun çalışmalarını dün tamamladığını aktaran Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“1 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak net asgari ücret miktarını 22 bin 104 lira olarak belirledi. Bu rakam 2024 yılına göre net yüzde 30 artışa tekabül ediyor. Devletimizin asgari ücretli başına işverene verdiği destekse 700 liradan bin liraya yükseldi. Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık. 2002’de 184 lira, yani döviz bazında 126 dolar olan asgari ücret, son artışla birlikte 628 dolara çıkmış oldu. Yeni asgari ücretin çalışanlara ve işverenlere hayırlı olmasını diliyorum.”
“Biz 22 yıl boyunca ne yaptıysak muhalefetin engellemelerine rağmen yaptık, onlara rağmen başardık”
"CHP, bugün galiba Meclise de gelmeyecek" diyen Erdoğan, “Yolları açık olsun. Biz 22 yıl boyunca ne yaptıysak muhalefetin engellemelerine rağmen yaptık, onlara rağmen başardık. Parlamento millete hizmet mekanıdır, buradan kaçış olmaz. Değişim, normalleşme, siyasi olgunlaşma yönünde muhalefet cenahında ne hazindir ki bugüne kadar hiçbir gelişme göremedik. Bütçe görüşmeleri sırasında takındıkları uzlaşmaz tavır bunlardan ne köy ne de kasaba olacağını gösteriyor. Varsın onlar yanlışta ısrar etmeyi sürdürsün, biz işimize bakacağız, milletimize hizmet etmeye odaklanacağız. İstikrar içinde büyümeyi ve kalıcı sosyal refah artışını amaçlayan, daha müreffeh, daha güçlü bir Türkiye vizyonunu hedefleyen 2025 yılı bütçemizi aziz milletimizin de sahiplenmesiyle hayata geçireceğiz” ifadelerine yer verdi.
Erdoğan, “Enflasyon düşüyor, ihracatımız yükseliyor, cari açığımız geriliyor, istihdamımız artıyor, sanayide çarklar dönüyor, turizm inşallah rekora koşuyor. Uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisi artıyor. Büyümemiz 17 çeyrektir kesintisiz devam ediyor. 2024 yılının 3. çeyreğinde 1 trilyon 260 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık. Bütün bu veriler Türkiye ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor. İnşallah 2025 yılı bir önceki seneden daha iyi olacak. Biraz daha sabır, biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz. İstikrarı bozmadan, güven ortamını zedelemeden, para ve maliye politikalarını sarsmadan, muhalefetin bizi sürüklemek istediği popülizm tuzağına düşmeden, sırtımızda yumurta küfesi taşıdığımızın şuuruyla önümüzdeki süreci çok büyük bir titizlikle yöneteceğiz. Rabbim bizleri milletimize mahcup etmesin bu şekilde dua ediyorum” diye konuştu.
Erdoğan, “Bugüne kadar kalbimizle kelamımız arasına sütre koymadan konuştuk. Gönlümüzden ne geçiyorsa dilimize de o yansıdı. Zihnimizin derinliklerinde ne varsa zikrimiz de o oldu. Kürsüde başka, meydanda başka, yurt içinde başka, yurt dışında başka konuşanlardan asla olmadık. Bir miladi yılı tamamlayıp diğerine girmek üzere olduğumuz şu günlerde yaptığımız 2024 yılının son grup toplantısında yine sizlerle ve milletimizle dertleşmek, hasbihal etmek bir kez daha gönül diliyle konuşmak istiyorum. Türkiye tarihi bir dönemden geçiyor diyeceğim, ama bizim bin yıldır bu coğrafyada tarihi olmayan hiçbir günümüz yoktur. Esasen bin yıl önce ki Malazgirt Zaferi, güneyimizden başlayarak Anadolu topraklarını yeniden yurt kılmamızın sembolüdür. Bir başka ifadeyle biz bu toprakların misafiri değil, binlerce yıllık ev sahibiyiz. Kimi zaman şartlar gereği başka diyarlara gitmiş olsak da, sonuçta dönüp dolaşıp bu topraklara tekrar sarıldık. Malazgirt’le kapılarını bir kez daha açtığımız Anadolu coğrafyası ve çevresi Allah’ın izniyle bu milletin ebedi ve ezeli vatanı olarak kalacaktır. Önümüzdeki yıl Malazgirt Zaferinin ve hemen ardından kurulan Anadolu Selçuklu devletinin 954. yılına, Osmanlı’nın kuruluşunun 726. yılına, İstanbul’un fethinin 572. yılına, Cumhuriyetimizin ilanının 102. yılına gerçek anlamda çok partili siyasi hayata geçişimizin 75. yılına, AK Parti’nin iktidara gelişinin 23. yılına, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişimizin 7. yılına ulaşacağız” açıklamalarında bulundu.
“Yeri geldi muhalefetin iftiralarıyla uğraştık, yeri geldi bürokratik oligarşinin direnişiyle karşılaştık, yeri geldi küresel şer odaklarının saldırılarıyla boğuştuk”
Erdoğan, “Türkiye’yle birlikte gönül ve kültür coğrafyamızın her köşesine mührümüzü vuruyoruz. Tabii bu yolculuğu dikenli, taşlı, mayınlı bir yolda kat ettik. İktidara geldiğimiz 2002 Kasım ayından beri nice sınamadan geçtik. Ülkemize kazandırdığımız her yatırımda, her eserde, her hizmette içeride ve dışarıda önümüze gizli, açık pek çok engel çıkartıldı. Yeri geldi muhalefetin iftiralarıyla uğraştık, yeri geldi bürokratik oligarşinin direnişiyle karşılaştık, yeri geldi küresel şer odaklarının saldırılarıyla boğuştuk. Adeta iğne ile kuyu kazarak ülkemizin hanesine yazdırdığımız, milletimizin hayatına dahil ettiğimiz her kazanımın bedelini misliyle ödedik. Milletimiz sağ olsun bu zorlu mücadelede bizi hiç yalnız bırakmadı. Gün oldu bizi ikaz etti, gün oldu bize sandıkta net mesajlar verdi, ama haklı mücadelemizde desteğini bizden hiçbir zaman esirgemedi. Böyle feraset, basiret ve irfan sahibi bir milletin mensubu, mahdumu ve hizmetkarı olmaktan şeref duyuyorum ve özellikle de şanlı, şerefle bu yolda devam ediyoruz. Rabbim ömür ve sıhhat verdiği müddetçe milletimize ve devletimize aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
“Terörsüz Türkiye hedefimizi devletimizin uhdesinde bulunan tüm araçları kullanarak önümüzdeki dönem de gerçekleştireceğiz”
AK Parti'yi tekrar yüzde 50 bandına getirecek çalışmalar içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, “Yeni dönemin miladı niteliğindeki 8. Olağan Kongre maratonumuz il kongreleriyle birlikte devam ediyor. Kongrelerimizdeki coşkuyu, heyecanı ve kardeşlik iklimini gördükçe Yüce Allah’a şahsıma böyle yol arkadaşları bahşettiği için hamt ediyorum. Cumhur İttifakı olarak 15 Temmuz gecesinden beri güçlenerek devam eden dayanışmamız inşallah bundan sonra daha da perçinlenecek. Terörsüz Türkiye hedefimizi devletimizin uhdesinde bulunan tüm araçları kullanarak önümüzdeki dönem de gerçekleştireceğiz. Kürtlerle olan ezeli ve ebedi kardeşliğimizi dinamitlemek isteyenleri aradan çekip alacağız. Her ne kadar birileri bu örnek yoldaşlığı ve ülkemiz adına sağladığı hayırlı sonuçlarını hazmetmekte halen zorlanıyor olsada, Cumhur İttifakı siyasi tarihimizin istikametini belirlemeyi sürdürecektir. Unutmayın burası çok önemli, unutmayın tarih hayal kuranların ve hayalleri uğrunda ter dökenlerin mülküdür. Cumhur İttifakı’nın hayali, içinde bulunduğumuz asrı Türk milletinin asrı haline dönüştürmektir. İttifak ortakları olarak sırt sırta vereceğiz, Türkiye yüzyılını inşa edeceğiz. Bizi şairin şu mısralarında dile getirdiği hissiyatla yolumuza devam etmekten kimse alıkoyamayacaktır: ‘Yürüdüm sel oldum, durdum göl oldum. Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum Zulüm sıcağında serin yel oldum. Yürekten yüreğe estim gel de gör.’ İşte bu anlayışla asıl hesap soracak merciin Rabbimiz olduğunu hiç unutmadan hem milletimiz, hem ümmet, hem insanlık için çalışacağız. Saflarımızı inşallah daha da sıklaştıracağız. Gönüllerimizi birbirine daha sıktı rapt eyleyeceğiz. Değerlerimizi benimseyerek bu yolda bizimle yürümek, bize yoldaşlık etmek, bizimle mücadele arkadaşı olmak isteyenlere işte bugün olduğu gibi kapımızı açık tutacağız. Geçmiş tecrübelerimizin ışığında kadrolarımızı yenileyecek, takviye edecek, inşallah yeni isimlerle tahkim edeceğiz. AK Parti davasının neferleri olarak her birinizin de bu mücadeleyi aynı inançla, aynı hasbi ve harbi heyecanla sahipleneceğinize inanıyorum” dedi.
“Esed ve Baas rejimi, ülkemizin tüm iyi niyetli tavsiyelerine rağmen barışçıl protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih etti”
Erdoğan, “Suriye’de olaylar 15 Mart 2011’de Dera’da daha bıyıkları terlememiş bir çocuğun duvara yazdığı bir yazı sebebiyle tutuklanması, işkence görmesi ve vahşi rejim güçleri tarafından şehit edilmesiyle başladı. Esed ve Baas rejimi, ülkemizin tüm iyi niyetli tavsiyelerine rağmen barışçıl protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih etti. Kanı durdurma, çatışmaları sonlandırma imkânı varken, Esed kendi halkına zulmetmeye, zulmünde de kibirlenmeye devam etti. 13 yılı aşan katliam politikası sebebiyle komşumuz Suriye büyük bir kaosa ve istikrarsızlık iklimine sürüklendi. Şehirler, köyler, İslam medeniyetinin en güzel örnekleri olan tarihi eserler bombalandı, yer ile yeksan edildi. 1 milyon kardeşimiz ya rejim ve destecilerinin katliamları, ya DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin saldırıları sonucu şehit oldu. Rabbim tüm şehitlerimizi rahmetiyle kuşatsın, mekânlarını cennet eylesin diyorum” şeklinde konuştu.
“Baas özentisi muhalefetin yaşadığı vicdan ve akıl tutulmasını nasıl unutabiliriz?”
12 milyondan fazla Suriyelinin evini, doğduğu toprakları, vatanını terk etmek zorunda kaldığını söyleyen Erdoğan, “Yerlerinden edilenlerin 3,6 milyonu ülkemize sığındı. Bir kısmı da bölgedeki diğer ülkelere ve Avrupa’ya göç etti. Canlarını kurtarmak, kendilerine ve ailelerine en azından güvenli bir hayat kurmak için yollara düşenlerden boğulanlar oldu, botları batırılanlar oldu, denizin ortasında ölüme terk edilenler, sınır kapılarında türlü eziyetlere maruz bırakılanlar oldu. İnsanı insanlığından utandıran sayısız gaddarlığa şahitlik ettik. Şimdi size ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletime soruyorum; Aylan bebeğin hafızamıza ve kalbimize mıh gibi çakılan o masum fotoğrafını nasıl unutabiliriz? Yüzü kan revan içindeki Ümran yavrumuzun yüreklerimizi dağlayan korku dolu o bakışlarını nasıl unutabiliriz? Varil bombalarının enkaza çevirdiği okullarda can veren çocukları Allah aşkına nasıl unutabiliriz? Guta’da, Han Şeyhun’da kimyasal silahlarla gaddarca öldürülen sabileri, kadınları, yaşlıları, soruyorum sizlere nasıl unutabiliriz? Eşinin gözleri önünde iffeti çiğnenen Suriyeli kadınların yaşadığı utancı hangimiz, nasıl unutabiliriz? Sivilleri öldürmekten zevk alan insan müsveddesi Şebbiha bozuntularının barbarlığını, gaddarlığını nasıl unutabiliriz? Rejimin Sednaya gibi insan mezbanesine çevirdiği hapishanelerinde yapılan işkenceleri, toplu katliamları, yargısız infazları nasıl unutabiliriz? 13 yıl boyunca tüm bu insanlık dışı zulümler
yaşanırken sözde medeni dünyanın kayıtsızlığını, umursamazlığını nasıl unutabiliriz? DEAŞ’la mücadele bahanesiyle bölücü örgütün binlerce tır dolusu silahla desteklenmesini nasıl unutulabiliriz? Yine bu süreçte ülkemizdeki BAAS özentisi muhalefetin yaşadığı vicdan ve akıl tutulmasını nasıl unutabiliriz? Özellikle 14-28 Mayıs seçimleri döneminde karşımızdaki adayın Suriyeli muhacirlere yönelik körüklediği ırkçı nefreti nasıl unutabiliriz? Bunların hiçbirini unutmadık ve unutmayacağız” ifadelerine yer verdi.
“Zalimin karşısında, mazlumun yanında duracağız dedik ve bunu gerçekleştirdik”
Erdoğan, “Zalimin karşısında, mazlumun yanında duracağız dedik ve bunu gerçekleştirdik. Kapımıza gelip bizden eman isteyeni geri çevirmeyeceğiz dedik. Kardeşlerimizi ölüme göndermeyeceğiz, bize sığınanları zalimlere teslim etmeyeceğiz dedik” dedi.
“Benim mensubu olduğum din ve bu dinin ana kaynakları inancına, mezhebine bakmadan insana insan der, cana can der ve insanı varlıkların en kutsalı olarak görür”
Erdoğan, “Kendimiz siyasi olarak bedel ödesek dahi mazlumlara tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız dedik. Bakınız, 7 Eylül 2012 tarihinde İstanbul’da tertiplenen İslam dünyasından katılımcıların olduğu uluslararası bir konferansta şu ifadeleri kullanmıştım: 1332 yıl önce Kerbela’da yaşanan neyse açık söylüyorum bugün Suriye’de yaşanan da odur. Mazlum değişik olabilir, zalim değişik olabilir ama yaşananlar yeni birer Kerbela’dır. Benim mensubu olduğum din ve bu dinin ana kaynakları inancına, mezhebine bakmadan insana insan der, cana can der ve insanı varlıkların en kutsalı olarak görür. Türkiye olarak ne Irak’ta, ne Suriye’de, ne Lübnan’da ne de diğer bölge ülkelerinde hiçbir etnik kökene, hiçbir dine, hiçbir mezhebe karşı ön yargılı değiliz, mesafeli değiliz, hiçbirine farklı gözlerle bakmıyoruz dedik. Evet, o günden bugüne kadar Rabbime binlerce kez hamdolsun bu çizgimizi, bu duruşumuzu hiç bozmadık. Merhum Aliya İzzetbegoviç’in şu sözünü kendimize rehber edindik: ‘Tabuta konmuş da olsa, toprağa gömülmediği sürece Türkler tek güvencemizdir.’ 13 yıl boyunca zorluklarla karşılaşsak da işte bu ağır bu sorumluluğun, milletimize yönelik bu yüksek güvenin hakkını layıkıyla vermeye çalıştık” diye konuştu.
“Tüm dünyaya emsal teşkil edecek bir yardımlaşma seferberliğine beraberce imza attık”
Erdoğan, “Muhalefetin tüm kışkırtmalarına rağmen milletimiz Suriyeli muhacirlere bir ensar bilinciyle, ensar millet olmanın mesuliyetiyle hep sahip çıktı. Irkçı nefret söylemlerine prim vermeyen vatandaşlarımız büyük bir sabırla, metanetle ve vakarla kardeşlerine kucak açtı. Münferit hadiseler dışında hamdolsun başımızı öne eğecek, tarihimize gölge düşürecek hiçbir müessif olay vuku bulmadı. Suriyeli kardeşlerimiz de bir taraftan yaralarını sarmaya çalışırken, diğer taraftan Türkiye’ye ve ekonomimize katkı sunmaya gayret etti. Tüm dünyaya emsal teşkil edecek bir yardımlaşma seferberliğine beraberce imza attık. Merhamet örnekleriyle dolu tarihimize bir altın sayfayı daha yine beraberce ekledik. Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını Rabbime sonsuz hamdolsun Türk milleti olarak biz vermeyi başardık. Buradan Suriyeli mazlumlara 13 yıl boyunca kucak açan aziz milletimizin her bir mensubuna kalpten teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.
“Türkiye düşmanı çevrelerin Truva atı ve taşeronu olmaktan çekinmediler”
"CHP’nin eski yönetimi, bilhassa da devrik genel başkanı Suriye’de işlenen insanlık suçlarına vicdan penceresinden bakmadı, daha doğrusu bakmak istemedi" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Reyhanlı katliamından FETÖ’nün MİT tırları ihanetine, sığınmacıların hedef gösterilmesinden terör örgütlerine karşı düzenlenen sınır ötesi operasyonlarımıza, en son 14-28 Mayıs arasındaki ırkçı seçim kampanyalarına kadar sürecin her aşamasında gayri milli, gayri insani, gayri ahlaki bir yerde durdular. Türkiye düşmanı çevrelerin Truva atı ve taşeronu olmaktan çekinmediler. Bunun arkasında yatan taassubu tabi ki hepimiz çok iyi biliyoruz, ancak hatasını kabul etmek insan için büyük bir erdemdir. Geç de olsa nedamet getirmek, hakkına girdiği mazlumlarla helalleşmek bir insaniyet göstergesidir. Nasırlaşmış bir kalp her şeyden önce insan için taşıması ağır bir yüktür. Samimi temennimiz, 13 yıl boyunca yanlış yerde duranların en azından siyasi tekaüt döneminde kendilerini etmesidir.”
“Biz de Halep’te, Şam’da, Hama’da, Humus’ta, Dera’da, Münbiç’te özgür Suriye bayrağıyla ay yıldızlı bayrağımızı yan yana gördükçe şad oluyoruz”
Erdoğan, “61 yıllık zulmün ardından Baas rejimi yıkılmış ve Esed korkağı cibilliyetine yaraşır şekilde en yakınındakileri bile satarak Suriye’den kaçmıştır. Suriyeli devrimcilerin Şam’da kontrolü sağlamasıyla birlikte artık bu ülkenin önünde yeni bir sayfa açılmıştır. Türkiye harekat boyunca daha fazla kan dökülmemesi, çatışmaların başka yerlere sıçramaması için gerekli müdahalelerde bulunmuştur. 13 yıllık kıyamın 12 günde zaferle taçlanması tek başına muhteşem bir başarıdır. Bu başarının sahibi de önce Allah, sonra da Suriyeli kardeşlerimizdir. Suriye halkı ülkelerini bir katliam şebekesinin pençesinden kurtarmıştır. Suriyeliler tüm etnik, mezhebi, dini kesimleriyle geleceklerini kendilerinin tayin edeceği bir yola girmişlerdir. Bundan kardeşlerimiz adına büyük bahtiyarlık duyuyoruz. Hani diyor ya o güzel Kerkük türküsünde; Gün gördüm, günler gördüm. Seni gördüm, şad oldum. Biz de Halep’te, Şam’da, Hama’da, Humus’ta, Dera’da, Münbiç’te özgür Suriye bayrağıyla ay yıldızlı bayrağımızı yan yana gördükçe şad oluyoruz. Suriyeli mazlumların yıllar sonra umutla parıldayan gözlerine baktıkça şad oluyor, mutlu oluyoruz. 61 yıllık Baas karanlığının ardından Suriye’nin üzerine doğan özgürlük güneşini gördükçe komşuları ve kardeşleri olarak gerçekten şad oluyoruz. Tüm bunları gördükleri halde bir kuru sözle dahi olsa Suriye halkını tebrik edemeyenlere mazlumların sokaklara taşan sevincini paylaşamayanlara, Esed’in devrilmesinden rahatsız olanlara ise sadece acıyarak bakıyoruz” dedi.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre Suriye’de Esad zulmünün ve savaşın bıraktığı yıkımın toplam maliyetinin 500 milyar dolara yaklaştığını belirten Erdoğan, “Uluslararası toplumun desteği olmadan savaş yorgunu Suriye’nin böyle bir yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Arap ve İslam aleminin Suriye’nin yeniden inşasına liderlik etmesi diğer ülkelere de örnek olması gerekiyor” dedi.
“Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız”
Erdoğan, “Önce malum MİT Başkanımızı, ardından da Dışişleri Bakanımızı süratle Şam’a gönderdik. Büyükelçiliğimizi hemen faaliyete geçirdik. AFAD’ımız Sednaya Hapishanesi başta olmak üzere işkencehanelerde incelemelerde bulundu. Bakanlıklarımız, kurumlarımız, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız kendi alanlarında hazırlıklarını yoğun bir şekilde yapıyor. Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu hizmete açıyoruz. Yeni yönetimin lideri Sayın Ahmed eş-Şara’ya bunun süreci gayet iyi idare ettiğini, verdiği ılımlı ve yapıcı mesajlarla takdir topladığını görüyoruz. Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye’ye destek vereceğiz. Suriye’nin kendini toparlaması, kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, devletin yeniden temel görevlerini yapabilir hale gelmesi için yeni yönetime katkı sunacağız” açıklamalarında bulundu.
“Bu vahşi yapıyla göğüs göğse çarpışan tek NATO müttefiki Türkiye’dir”
DEAŞ'ın sadece Batılı ülkeler için değil, Suriye için de, Irak için de, Türkiye için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağı olduğunu belirten Erdoğan, “Bu vahşi yapıyla göğüs göğse çarpışan tek NATO müttefiki Türkiye’dir. Dolayısıyla bu konuda hiç kimse bize ders veremez, bunun üzerinden bize sınır çizemez. Bizim tek gayemiz, Suriye’den başlayarak bölgemizin her karış toprağında barışın, huzurun, istikrarın güçlü bir şekilde sağlanmasıdır. Bakınız başkaları için Suriye’nin güvenliği ve huzuru ikinci sırada yer alabilir. 910 kilometre sınırımızın olduğu bir ülkeyle biz bu lükse sahip değiliz. Suriye ne kadar hızlı ayağa kalkar ve kendini toparlarsa, vatan hasreti çeken kardeşlerimizin gönüllü dönüşleri de o derece hız kazanacaktır. Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden kısa süreli veya kalıcı olarak geri dönmek isteyenlere gereken her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Belli bir süre giriş-çıkışlara da izin vereceğiz. Yaza doğru okulların da tatile girmesiyle birlikte sınır kapılarındaki yoğunluk biraz daha artacaktır. Bununla ilgili tedbirlerimiz de şimdiden alıyoruz. Bu süreçte politikamız şu olacaktır: Dönmek isteyene yardımcı olacağız, ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz. Türkiye’nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak isteyenlere de kapımızı kapatmayacağız. Muhalefet hep yaptığı gibi mutlaka bu süreci zehirlemeye çalışacaktır. 3 haftadır Esad’ın yasını tutanların Şam’daki müttefiklerini kaybetmenin öfkesini mazlumlardan çıkarma niyetleri şimdiden kendini belli ediyor” dedi.
CHP Genel Başkanı Özel’in dün grup toplantısında yaptığı açıklamaların son derece talihsiz olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bilgisiz ve saha gerçeklerinden kopuktur. Sayın Özel, Suriye meselesini halen doğru okuyamıyor. 13 yıldır bir kez olsun doğru bir politika geliştiremeyen CHP, aynı hatasını Sayın Özel’in liderliğinde de sürdürüyor. Türk siyaseti adına bu çok büyük bir nakısadır. Esed’in ülkeden kaçışının ertesi günü mikrofon karşısına geçip ırkçı atak geçirenlerden vicdanlı davranmalarını beklemek elbette ham bir hayaldir. Ne harabeye dönmüş şehirler, ne topraktan fışkıran toplu mezarlar, ne Sednaya gibi ölüm kampları, ne ellerinde fotoğraflarıyla hücre hücre evlatlarını arayan anaların feryatları Evet, bunların hiçbiri onların vicdanını harekete geçiremiyoruz. Nasırlaşmış kalplere, nefretin mil çektiği gözlere ne yapsak boş. Bizim görevimiz, meydanı bunlara terk etmemektir. Gayret bizden, tevfik Allah’tan diyoruz. Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle, sizin de gayretlerinizle inşallah bu süreci de alnımızın akıyla yöneteceğimize inanıyorum.”