Araştırmacı yazar Ziya Zakir Acar’a göre, Çile Gecesi Yelda Gecesi, veya Nardıgan Kültürü 20 Aralık’ı 21 Aralık’a bağlayan gece Türk dünyasının çeşitli bölgelerinde, özellikle İran Azerbaycan’ında ve Azerbaycan’da kutlanan bir gelenektir. Bu gece, kış mevsiminin zorluklarına karşı dayanışmayı ve yazın sıcaklığını kışa taşımayı amaçlayan etkinliklerle geçirilir.
Yazdan Kalan Lezzetlerle Kışa Renk Katılıyor
Bu gecede yöre halkı, yaz meyvelerinden özellikle kavun ve karpuzu saman içine gömerek saklar ve Çile Gecesi'nde tüketir. Acar, "Yazın meyvesini kışın yemek, o dönemin ayrı bir özelliğiydi. Yazın sıcaklığını bu soğuk günlerde hatırlamak, o zorlu kış günlerini kolaylaştırırdı," ifadelerini kullandı.
Geleneksel Oyunlar ve İnançlar
Çile Gecesi’nde, özellikle genç kızların bir araya gelip yüzük oyunu gibi geleneksel eğlenceler düzenledikleri belirtiliyor. Acar, "İğnelerin su dolu bir kapta birbirine yaklaşması gibi simgesel oyunlarla, kavuşmanın anlamını yansıtan adetler vardı. Ayrıca yüzük oyununda maniler eşliğinde yüzükler seçilir ve çıkan manilere göre yorumlar yapılırdı," dedi.
Çile’nin Anlamı ve Kışın Zorlukları
Çile isminin, kışın zorluklarını simgelediğini belirten Acar, “Kış mevsimi büyük çile ve küçük çile olarak ikiye ayrılır. Büyük çile 40 gün, küçük çile ise 30 gün sürer. İnsanların yiyecek ve yakacak sıkıntısı çektiği, hayvanların barınma problemleri yaşadığı bu dönemlerde, birlik ve dayanışma duyguları ön plana çıkar,” açıklamasında bulundu.
Türk Dünyasında Yaygın Bir Gelenek
Acar, Çile Gecesi’nin Türk dünyasının birçok bölgesinde kutlandığını ifade ederek, özellikle Azerbaycan ve İran Azerbaycan’ında bu geleneklerin yaşatıldığını söyledi.
Birlik ve Beraberlik Gecesi
Son olarak Acar, Çile Gecesi’nin sadece bireysel bir kutlama olmadığını, toplumu bir araya getiren, kardeşlik ve dayanışma duygularını pekiştiren bir gece olduğunu vurguladı: “Bu gecede, uzun kış gecelerinde yapılabilecek en güzel şeylerden biri, birlik ve beraberlikle geleneklerimizi yaşatmaktır.”