Iğdır Ticaret İl Müdürlüğü ekipleri, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında fiyat etiketi ve haksız fiyat artışı denetimlerini hızlandırdı. Ayrıca Iğdır belediyesi ve Iğdır tarım orman müdürlüğünün yaptığı çeşitli denetimlerde sürüyor. Kasım ayının ilk haftasında gerçekleştirilen denetimlerde, marketler, gıda ve temel tüketim ürünleri satan işletmeler sıkı bir şekilde kontrol edildi. Müdürlük yetkilileri, bu çalışmaların vatandaşların ekonomik haklarını korumayı amaçladığını ve halk sağlığını korumaya yönelik olduğu belirtiliyor. 

Yetkililerden yapılan açıklamada, “Amacımız, vatandaşlarımızın haksız fiyat artışlarından etkilenmesini önlemek ve piyasa dengesini korumaktır. Denetimlerimiz, hem etiket fiyatlarının kanuna uygun olup olmadığını hem de ürünlerin hijyen ve güvenlik standartlarına uygunluğunu kontrol etmeye yöneliktir” denildi.

Iğdır Belediyesi ve Tarım ve Orman Müdürlüğü, halk sağlığını koruma amacıyla özellikle gıda ürünlerinin hijyen ve saklama koşullarına yönelik denetimlerini yoğunlaştırdı. Yetkililer, halkın güvenle tüketim yapabilmesi için gerekli tüm tedbirlerin alındığını belirtti.

Denetim ekipleri, raf ömrü dolmuş ürünlerin satışını engellemek, gıda hijyenine uygun olmayan koşullarda ürün sunan işletmelere cezai yaptırımlar uygulamak amacıyla çalışıyor. Yetkililer, vatandaşlardan olumsuz bir durumla karşılaştıklarında bildirimde bulunmalarını istedi.

Organik tarımın sessiz kahramanları devlet desteği bekliyor Organik tarımın sessiz kahramanları devlet desteği bekliyor

Denetimler Devam Edecek

Iğdır Ticaret İl Müdürlüğü, yıl boyunca sürecek olan denetimlerde fiyat etiketi, haksız fiyat artışı, hijyen ve ürün güvenliği gibi konularda kontrollerin sıkılaştırılacağını duyurdu. Yetkililer, vatandaşların karşılaştıkları olumsuz durumları bildirmeleri halinde gerekli müdahalelerin hızla yapılacağını belirtti.

Peki vatandaş ne diyor?

“Denetim Yapılıyor Ama Kapsamı Yetersiz”

Market alışverişi yaparken konuştuğumuz Ayşe K. (42), denetimlerin önemli olduğunu kabul etmekle birlikte kapsamlarının dar olduğunu belirtti:

"Evet, fiyat artışlarına karşı yapılan kontroller iyi, ama denetimlerin kapsamı daha geniş olmalı. Yetkililer gelip kontrol yapıyorlar ama çoğu zaman üstün körü bakıyorlar. Defalarca denk geldim, sadece gelip imza atıyorlar, sonra gidiyorlar. Sorunlar çözülmüyor, her şey olduğu gibi kalıyor."

“Hijyen Kontrolleri Daha Sıkı Olmalı”

Şehir merkezindeki esnaf lokantaları hakkında konuşan Mehmet A. (55) ise, özellikle hijyen denetimlerinin yetersizliğine dikkat çekti:

"Iğdır’da sokaklarda cızbız, kavurma, köfte gibi gıdalar satılıyor. Bunların nasıl bir ortamda hazırlandığını herkes görüyor. Hindistan sokaklarını yaşamak istiyorsanız, belediye arkasındaki sokaklara gidin, görün! Lokantaların çoğu hijyen açısından korkunç durumda. İçeriye girdiğiniz anda ağır kokular sizi karşılıyor ama kimse bu durumu denetlemiyor. Denetim ekipleri sadece imza atıp gidiyor. Böyle denetim olur mu?"

“Hava Kirliliği ve Kapalı Mekanların Durumu Kötü”

Kış aylarının gelmesiyle hava kirliliğinin arttığını vurgulayan Fikret D. (34), özellikle kapalı mekanların içler acısı halini eleştirdi:

"Iğdır, Türkiye’nin havası en kirli illerinden biri. Kış geldi, yine duman solumaya başladık. Buna bir de restoranlardaki duman ve pislik eklenince nefes almak zorlaşıyor. Çay ocaklarının tezgahlarına bir bakın, hijyen sıfır. Ama denetim ekipleri geldiklerinde tanıdıklarına selam verip, birkaç kağıt imzalayıp geçiyorlar. Oysa ki daha sıkı kontroller yapılmalı, mekanların içi denetlenmeli."

“Denetimler Formaliteye Dönüşmüş”

Genç bir üniversite öğrencisi olan Elif Y. (23), yetkililerin tanıdıklara ayrıcalık tanıdığını iddia etti:

"Denetim yapıldığını söylüyorlar ama sonuç ortada. Mekanlara girip bakıyorsunuz, hijyen sıfır. Arkadaşlarım ve ben birçok kez tanık olduk. Denetime gelenler tanıdıklarıyla muhabbet edip imzayı atıyorlar, kontrol falan yok. Sokaklarda satılan yiyeceklerin çoğu sağlıksız ortamlarda hazırlanıyor. Yetkililerin bu durumu görmezden gelmesi kabul edilemez."

Kaynak: Zerrin SARGUT