Okullarda 9 Eylül Pazartesi günü ilk ders zili çalacak. İlk defa okula giden çocuklara ve uzun bir yaz tatilin ardından okullarına devam edecek öğrencilere destek olmak için velilere büyük iş düştüğünü belirten Medicana Konya Hastanesinden Psikolog Rabia Bağcı, velilerin kendi endişelerini ve korkularını çocuklara yansıtmamasının önemli olduğunu ifade etti. Psikolog Rabia Bağcı, "Çocuklar yaz tatiline girdiklerinde bunların sorumluluklardan ayrı rahat bir zamanlama içerisinde ailelerin sınırlandırmaları olmadan rahat rahat keyiflerine bakarak bir süreç geçiriyor. Bu süreç sonrasında çocuklar okula başlayacaklarında kaygı ve endişeye bürünebiliyor. Çünkü artık ebeveynlerimiz de bu konuda endişeli. Sınavlar nasıl geçecek, acaba geçen yıl işledikleri konuları unuttular mı, bu çocuğumuza nasıl yansır, bizim endişemiz bizim kaygımız çocuğumuza nasıl yansır, çocuğumuza baskı yapar mıyız gibi endişeleri ve sorularıyla çocuklara, yanlış bir şey lanse etmeme konusunda uyarıyoruz" dedi.
"Sorulara açık ve net bir şekilde kısa açıklamalar yapmamız gerekir"
Çocukların aileden sonraki ilk sosyal ortamının okul olduğunu söyleyen Psikolog Bağcı, "Çocuklar ebeveynleriyle beraber kendilerini bir güven ortamında hisseder. Bu güven ortamının aynısını ilk sosyal ortamında yani okulunda yaşamak ister. Bunlara da uyumu kolaylaştırabilmek adına okula ilk başlayan çocuklarımızda aşinalığı sağlayabilmek için çocukların sorularına cevap vermek son derece önemli. Okul ne demek, neden okula gidiyorum gibi sorulara açık ve net bir şekilde kısa açıklamalar yapmamız gerekir. Çocuk bilgilendiği zaman daha güvende hissedebilir. Bundan dolayı pozitif konuşmaları artırmalı ve gün içerisinde o okuldayken ebeveynleri neler yaptıkları hakkında, ne faaliyette bulundukları hakkında çocuğa net bilgiler sunmalıdır. Çocuk okul süresinde velinin ne yaptığının bilincinde olursa eğer ne zaman geleceğini bilirse çocuk için kaygıyı daha azaltıcı olacaktır. İlk 1 ay içerisinde çocuğun yemek yeme, tuvalet alışkanlığı konusunda ya da uyum problemiyle alakalı çocuğa baskı yapmamamız gerekmektedir. Çünkü bu uyum sürecinde olumsuz sonuçlar da doğurabileceğini aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Bu bilinçle yaklaşmalıyız. Ebeveynler okul veya öğretmenle alakalı kaygıları, çocuklarına karşı başarıları hakkında kaygılarını çocukların yanında konuşmamalıdır. Bunları ayrı bir şekilde karşılıklı ilişki kurarak eşler birbirleriyle konuşmalı ve ifade etmeli. Sorunları, kaygıları kendi giderebilir, psikologlara başvurabilir ve okul psikologlarına başvurabilirler" şeklinde konuştu.
"Çocukların açık iletişimde olduğunu bilerek yaklaşırlar ve kendilerini daha iyi ifade edebilir"
Çocukların ders konusunda ve okulda yaşanan sorunlara da velilerin iletişim halinde olmasının gerektiğinin altını çizen Psikolog Bağcı, "Sorgulayıcı olmadan bunu anlayabilmek adına, endişelerini korkularını anlayabilmek adına bir yaklaşım sergilemelidirler. Sorgulayıcı derken; ne yaptın, ne oldu, ne dedi gibi değil. Bugün okulda nasıl vakit geçirdin, okulda seni rahatsız eden bir durum oldu mu ya da seni mutlu hissettiren an oldu mu bu gibi sorular sorulabilir. Bu şekilde okula başlarken de veliler sorgulayıcı olmadan sohbet içerisinde bir iletişim kurarak devam ederlerse çocukları da onlara karşı yargılanmayacağını bilerek açık paylaşım, açık iletişimde olduğunu bilerek yaklaşırlar ve kendilerini daha iyi ifade edebilirler. Bu konuda ebeveynler tutarlı olmalıdırlar. Her çocuk özeldir hepsinin bireysel özellikleri vardır. Bu özellikler doğrultusunda kendilerini gerçekleştirebilmelerine ailelerin izin vermesi gerekir. Bu çerçevede çocukları kıyaslamaktan kaçınmalı, başka arkadaşlarını veya yakınlarını, kuzenlerini örnek olarak göstermekten kaçınmalıyız. Bu ona değersiz kendini kötü hissettirecektir, başarısız hissettirecektir. Bu durumda okula karşı ve derse karşı bir soğumayla olumsuz duygular beslemesine neden olacaktır" diye konuştu.