Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan emek
Nazire Alagöz, her sabah saat 5’te güne başlıyor. Hayvanlarının bakımını yapıyor, mandalarını sağıyor ve sütünden kaymak hazırlıyor. Hindi, tavuk gibi kümes hayvanlarının yanı sıra tarlasında tamamen organik ürünler yetiştiriyor. “Tarladaki mahsulümde ne ilaç ne gübre kullanıyorum. Hepsi doğal,” diyen Alagöz, bu emeğiyle çocukları ve torunlarına sağlıklı gıda sunmanın gururunu yaşıyor.
“Çalışmazsam kendimi bitmiş hissediyorum”
Nazire Alagöz, 60 yıl önce ilkokuldan mezun olduğunu ve o zamandan beri tarım ve hayvancılıkla uğraştığını belirtiyor. “Bu işi yapmazsam hem ben hem çocuklarım aç kalır. Tarladaki ürünleri kendim ekiyorum, çapalıyorum. Süt, yumurta, peynir… Hepsi kendi emeğimle.”
Geçim zorlukları: devlet desteği bekliyor
Alagöz, çiftçilerin en büyük sorunlarından birinin maliyetler olduğunu söylüyor. “Mazot, su parası ve tohum maliyetleri bizi çok zorluyor. Devlet bize el atsa, işlerimizi büyütüp daha fazla üretim yapabiliriz. Çobana aylık ödeme yapıyorum ama başka bir gelirimiz yok,” diyor.
Gelecek nesiller için mücadele
Alagöz, torunlarının dışarıdan gıda tüketmesini istemediği için her şeyi evde üretiyor. “Çocuklarım ve torunlarımın sağlığı için bu işe devam ediyorum. Ama desteğe ihtiyacımız var. Biz üretmezsek onlar aç kalır,” diyerek üretimin önemini vurguluyor.
Doğal ve sağlıklı üretimin gücü
Nazire Alagöz, Aralık’ın Aşağı Çamurlu köyünde hem organik tarım hem de hayvancılıkla geçimini sağlıyor. Kendi emeğiyle üretim yapmaya devam eden Alagöz, “Çalışmazsam o gün bitmişim,” diyerek üretim azmini ortaya koyuyor. Ancak çiftçilerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekerek, devlet desteğiyle tarım faaliyetlerinin daha verimli hale geleceğini dile getiriyor.
Nazire Alagöz’ün mücadelesi, küçük üreticilerin karşılaştığı zorlukları gözler önüne sererken, sağlıklı ve doğal üretimle bir ailenin geçim kaynağı olmanın önemini de hatırlatıyor.