Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden akademisyenler ve yüksek lisans ile doktora öğrencileri, Ağrı Dağı'ndaki Korhan Yaylası'nda yaylacıların yaşamlarını araştırmak üzere bir araya geldi. Iğdır Üniversitesi Ağrı Dağı Uygulama ve Araştırma Merkezince hazırlanan ve TÜBİTAK tarafından desteklenen "Sosyal Bilimlerde Etnografik Yaklaşım Projesi" kapsamında gerçekleşen bu çalışmada, katılımcılar yaylacılarla birlikte yaşayarak onların günlük aktivitelerini ve geleneksel yaşam biçimlerini yerinde gözlemleme imkânı buldu.
Proje yürütücüsü Iğdır Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Bölgesel Coğrafya Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Adem Yulu, bu projenin hem akademisyenler hem de öğrenciler için büyük bir öğrenim fırsatı sunduğunu belirtti. Yulu, "Ağrı Dağı'nın yaylalarındaki kadim sakinleriyle belli zaman geçirmek için buraya geldik. Türkiye'nin farklı bölgelerinden gelen, alanında uzman akademisyenlerimiz ve öğrencilerin kıl çadırlarda yaşamları tecrübe ederek etnografi inceliklerini uygulamalı görme şansı oluyor," dedi.
Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Günay ise, etnografi yöntemlerinin sosyal bilimler için önemini vurguladı ve TÜBİTAK destekli bu projenin Türkiye'nin her yerinden gelen öğrenciler için eşsiz bir deneyim sunduğunu ifade etti. Günay, "Yaylada yapılan eğitim hem öğrencilerimizin yetiştirilmesi hem de bilimsel araştırmamızın artırılması açısından önemli bir katkıdır. Bu çalışma, kapasitesinin arttırılması, kültürler arası iletişim, etkileşim ve uyum gibi konularda da Türkiye'de politika geliştirmek için bilimsel temel oluşturacak. Bu alanda katkı sağladığımız için çok mutluyuz. Öğrenmenin farklı yöntemleri var. Masa başında, derslikte, sınıf ortamında eğitim veriliyor ama deneyimleyerek, yaşayarak, uygulayarak öğrenme daha kolay, daha zevkli ve daha kalıcı oluyor," dedi.
Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü yüksek lisans öğrencisi Berrin Çoban, projeye katılarak önemli kazanımlar elde ettiğini belirtti. Çoban, "Sosyoloji öğrencisiyim, ileride akademik hayatımdaki araştırmalarımda etnografi yöntemini kullanmak istiyorum. Bu eğitim benim için çok güzel bir başlangıç oldu. Kitaplarda, makalelerde konar göçerlerin hayatını çok okuyoruz fakat buraya gelerek görmek, hissetmek, onlarla sohbet etmek, buranın o havasını ruhumuzda hissetmek çok ayrı bir şey," ifadelerini kullandı.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Coğrafya Bölümü yüksek lisans öğrencisi Aybüke Yayla ise yaylada yapılan eğitimin konferans salonlarında verilen derslerden çok farklı ve öğretici olduğunu belirtti. Yayla, "Yaylacıların yaşamını birebir görmek çok farklı bir duygu. Çünkü oturduğumuz yerden onların çalışmalarına olan bakış açılarını fark edemiyoruz. Burada hocalarımız bize anlatıyor, her şeyi deneyimleyerek empati kurmak çalışmalarımızda bizlere rehberlik ediyor," diye konuştu.
