DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlediği kadın grup toplantısında konuştu. Hatimoğulları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadın hakları, hükümetin aile politikaları, kayyım atamaları ve kadınların yerel yönetimlerdeki rolü gibi konulara değinirken, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuna yansıyan çağrısına yönelik çözüm süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Kadın hakları konusunda Türkiye'de ciddi sorunlar yaşandığını belirten Hatimoğulları, son yıllarda İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasından kadınlara yönelik ekonomik ve sosyal baskılara kadar birçok alanda hak kayıplarının yaşandığını savundu. Öcalan’ın açıklamalarına değinirken ise çözüm sürecine geri dönüş konusunda somut adımların atılması gerektiğini belirtti.
Kadın Hakları ve Hükümetin Aile Politikalarına Eleştiri
Konuşmasına tutuklu kadın siyasetçilere ve aktivistlere selam göndererek başlayan Hatimoğulları, kadın hareketlerinin baskılarla susturulmaya çalışıldığını öne sürdü. Türkiye'de kadın cinayetleri ve şiddetin artış gösterdiğini vurgulayan Hatimoğulları, hükümetin kadın politikalarını eleştirdi.
Hatimoğulları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2025 yılını "Aile Yılı" ilan etmesine sert tepki göstererek, bunun kadın hakları açısından geri adım anlamına geldiğini savundu. Aile odaklı politikaların kadınları bireysel olarak yok saydığını belirten Hatimoğulları, kadınların karar mekanizmalarında daha fazla yer alması gerektiğini ifade etti.
"Kadınların kazanımları hedef alınıyor. Kadınların boşanma hakkından, doğum kontrolüne kadar birçok alanda özgürlükleri kısıtlanıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararıyla birlikte kadınlar hukuki koruma mekanizmalarından da yoksun bırakıldı. 6284 sayılı kanunun uygulanmaması, kadınların şiddete karşı savunmasız bırakılması anlamına geliyor.”
Hatimoğulları, iktidarın kadın politikalarını eleştirirken, iş dünyasında ve sosyal yaşamda kadınların maruz kaldığı ayrımcılıklara da dikkat çekti. Kadın istihdam oranlarının düşük olduğunu ve kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, kadın kooperatifleri ve dayanışma ağlarının önemine vurgu yaptı.
Kayyım Politikaları ve Kadınların Yerel Yönetimlerden Dışlanması
Hatimoğulları, hükümetin kayyım atamalarına ilişkin politikalarını da eleştirdi. DEM Parti’nin birçok belediyesinde kadınların önemli görevlerde bulunduğunu ve kayyımların atanmasıyla kadınların yerel yönetimlerden sistemli bir şekilde uzaklaştırıldığını iddia etti.
"Kayyım rejimi halkın iradesine bir darbedir. Belediyelerimize atanan kayyımların ilk yaptığı işlerden biri kadın merkezlerini kapatmak oldu. Kadınların sosyal haklarını geliştiren projeler engellendi. Ama kadınlar mücadele etmeye devam edecek. Kayyımlar gidecek, kadınlar ve halk kalacak, seçilmişler kalacak."
Hatimoğulları, özellikle kadınların yerel yönetimlerde daha fazla temsil edilmesi gerektiğini belirterek, kadın belediye başkan adaylarına destek çağrısında bulundu.
8 Mart İçin Kadınlara Alanlara Çıkma Çağrısı
DEM Parti Eş Genel Başkanı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün tüm kadınlar açısından büyük bir mücadele günü olduğunu vurgulayarak, kadınları meydanlara çıkmaya çağırdı. Feminist hareketler, Kürt kadın hareketi ve diğer kadın örgütleriyle birlikte etkinlikler düzenleyeceklerini belirtti.
“8 Mart, kadınların baskıya, şiddete ve eşitsizliğe karşı en güçlü sesi çıkardığı günlerden biridir. Bu yıl da kadınlar sokaklarda, meydanlarda olacak. Eşitlik, özgürlük ve adalet taleplerimizi en yüksek sesle dile getireceğiz.”
Abdullah Öcalan’ın Çağrısı ve Çözüm Sürecine Dönüş Tartışmaları
Hatimoğulları’nın konuşmasında en dikkat çeken bölümlerden biri de Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi'nde yaptığı çağrıya ilişkin değerlendirmeler oldu. Öcalan’ın kamuoyuna yansıyan mesajında “çözüm sürecine yönelik rol oynayabileceğini” ifade ettiğini hatırlatan Hatimoğulları, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde barışın önemli bir unsur olduğunu belirtti.
"Türkiye’de demokratikleşmenin yolu barıştan geçiyor. Sayın Öcalan’ın 2013-2015 çözüm sürecindeki rolü açıktır. O dönemde diyalog ortamı oluşmuş, toplumda umutlar yeşermişti. Ancak 2015’ten sonra yeniden çatışmalı bir sürece girildi. Şimdi tekrar demokratik çözüm yollarının aranması gerektiğini düşünüyoruz."
Hatimoğulları, Öcalan’ın mesajına yönelik olarak hükümetin bir adım atması gerektiğini ve çözüm sürecinin yeniden başlatılması için demokratik mekanizmaların devreye sokulması gerektiğini ifade etti.
Uluslararası Destek ve Kürt Siyasetinin Tutumu
DEM Parti Eş Genel Başkanı, çözüm süreci ve Öcalan’ın mesajının uluslararası alanda da yankı bulduğunu iddia etti. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve çeşitli insan hakları örgütlerinin demokratikleşme ve barış sürecine destek verdiğini belirtti.
"Çözüm süreci sadece Türkiye’nin iç meselesi değil, bölgesel barış açısından da büyük önem taşıyor. Ortadoğu’da istikrarsızlığın arttığı bir dönemde Türkiye'nin barışçıl bir yol izlemesi hem içeride hem dışarıda olumlu sonuçlar doğuracaktır."
Ayrıca Kürt siyasetindeki önemli isimlerin de çözüm süreciyle ilgili olumlu mesajlar verdiğini belirten Hatimoğulları, Kürt liderler Mesut Barzani, Neçirvan Barzani ve Kubat Talabani’nin de Türkiye’de barışın sağlanması için diyalog çağrılarında bulunduğunu söyledi.
Tülay Hatimoğulları’nın konuşmasında kadın hakları, hükümet politikaları, kayyım uygulamaları ve çözüm süreci öne çıkan başlıklar oldu. Özellikle İstanbul Sözleşmesi'nden çıkış, kadınların yerel yönetimlerden dışlanması ve ekonomik güvencesizlik gibi konulara dikkat çekerken, Abdullah Öcalan’ın mesajını değerlendirmesiyle birlikte çözüm sürecine yönelik tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
Hatimoğulları, kadın haklarının savunulması için mücadele çağrısı yaparken, hükümetin demokratikleşme adımları atması gerektiğini vurguladı. Çözüm sürecinin yeniden başlatılması için Öcalan’ın mesajına dikkat çekerek, hükümetin bu çağrıyı dikkate alması gerektiğini belirtti.