Yakındakini, kolay ulaşabildiğini değersizleştirmek.
Popüler kültürün hayatlarımıza kattığı, bizi yalnızlaştırma, kendi dünyalarımıza sıkıştırma amacına çok iyi hizmet eden politik bir yapının inşa ettiği ruhsal durum.
Bir dönüp kendinize sorun, çevrenizde var olan bir şair ya da müzisyene bakışınızla, konuşma tarzınızla, saygınızla; popüler olan, tırnak içinde ünlü bir sanatçıya bakışınız aynı mı?
Ya da kardeşleriniz, anne babanıza davranışlarınız ile.
Etrafımızda kendine şair, müzisyen diyen o kadar çok kişi var ki, hepsi sanatçı mı ki? dediğinizi de duyar gibi oldum. Eğer başkasına zarar verme niyeti yok ise, insan olduğu için zaten bu sevgiyi ve saygıyı göstermeliyiz. Kötü de olsa bir üretim çabası içinde olduğundan kaynaklı.
İşte buradan sonra iyi bir okur yazar olmak giriyor işine (çok sevgili Alihan Demir’in gazetemiz köşesinde yayınlanan “okumadan yazanlar “ makalesini okumanızı öneririm).
Sonuç olarak; uzaktaki sanatçıya, başkasının anne babasına daha fazla kıymet vermek yerine önce kendi yakınlarına kıymet vermek ile başlıyor, bu kimyevi yalnızlıklardan kurtulmak. 

SU EKLEDİM
Bir vazo masada 
Çiçeklere baktın sen.
Ben içindeki suya
Renkleri söyledin sen.
Ben su ekledim…
Kokuları anlattın sen.
Ben su ekledim…
Aşk neymiş ki,
Sevdiğim?
Bir vazo çiçek
İçinde büyüttüğün
Emek.